2.02.2016

Odunpazarı'nda Birkaç Saat

Blogu fotoğraf bloguna çevirmemek için kendimi çok zor tutuyorum. En iyisi çektiğim fotoğraflarla ilgili yazılar yazayım dedim ben de.

Eskişehir, lise yıllarımda hiç sevmediğim üniversiteye başladıktan sonra da kıymetini anlayıp âşık olduğum güzel şehrim. En güzel yeriyse kuşkusu Odunpazarı benim için. Evime beş dakika uzaklıktaki Odunpazarı Evleri bölgesinde dolaşmak bana çok keyif veriyor. Dün yine çıkıp biraz dolaşıp fotoğraf çekeyim, sonra bir yerde oturup bir çay içeyim eve dönerken de fırından sıcacık ekmek alayım dedim. 

Şimdi bazı fotoğraflarımı paylaşıyorum, umarım beğenirsiniz. 


Odunpazarı'na girişte görmüştüm bu çocukları onların beni fark ettiğini düşünmeden bir poz çektim yoluma devam ettim. Biraz ilerlediğimde bir de baktım yanımdalar. Fark etmişler onları çektiğimi. Mavili olan biraz kızgın bir ses tonu ve bakışlarla "Abla sen niye bizim fotoğrafımızı çektin?" dedi. Ben de "Sadece sizi çekmedim ki herkesi çekiyorum ben." deyince göstersene fotoğrafı dediler. Sonra dedim ki "Hadi geçin poz verin bir daha çekeyim sizi." Birkaç poz çektikten sonra yanıma koştular tekrar içlerinde en küçük olanı en meraklılarıydı, pek beğendiler kendilerini. Adlarını sordum alttaki resimdeki sırayla Sıla, Güler ve Buğrahan imiş adları. Buğrahan'ı ilk baş Burak anladım ve bi an şaşkınlıkla "Aa sen erkek misin?" deyiverdim. Omlara el sallayıp yoluma devam ettim. Havalar güzelken cıvıl cıvıl ve kalabalık olan sokaklar bomboş ve sessizdi.







Odunpazarı'nı gezenler bilir, el emeği ürünlerin satıldığı pek çok dükkan mevcut. Bunlardan biri de ahşap işçiliği yapıyor. Bu iki yazı değişik geldi beni güldürdü nedense, sizlerle de paylaşayım istedim. :)


Bir çay molası vermek için her görüşümde ismini merak ettiğim Mucizeler Konağı'na gireyim dedim önce biraz dolaştım üst katında teras dedikleri Kurşunlu Külliye'sine bakan bir odaları vardı ama orası ve alt kattaki salon dolu olduğu için bahçe denilen üstü yazın açık kışın naylonla kaplı kısma geçtim önce çektiğim fotoğraflara bir göz attım. Sonra çay eşliğinde Kemal Sayar'ın hediye ettiği henüz bitirmeye muvaffak olamadığım Hayat Teselli Bulmaktır'ı okudum bir süre. 




Odunpazarı fotoğrafları arşivimde camilerin yeri apayrı olduğunu söylemeden geçmeyeyim.


 Kurşunlu Camii'ne aşağısındaki sokaktan bir bakış. 


İsmini hatırlayamadığım caminin minaresi ve sokaktan geçen yaşlı bir amca.


Birkaç yıl evvel restore edilen Tiryakizade Hasan Paşa Camii'ni genelde caddenin aşağısından çekerdim bu sefer yukarı taraftan çekmek nasip oldu.


Sıcacık ekmeklerin mis kokusunu saklamak ve fotoğrafa baktıkça duyabilmek keşke mümkün olsa. Odunpazarı'na çıkmışken burdan ekmek almadan eve dönmek olmaz.



Bu da eve dönmeden önce Mustafa Kemal Atatürk Caddesi ve Atatürk Bulvarı'nın kesişim noktasına Odunpazarı Evleri'nden bir bakış.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder