6.06.2016

..

"Sana Gül Bahçesi Vadetmedim" bu kitabı okumadım, hakkında herhangi bir bilgiye de sahip değilim malesef. Ama birkaç gündür bu cümle kafamda dolanıp duruyor. Sana gül bahçesi vadetmedim. Bu cümleyi düşündükçe zihnimde; kimsenin bana hiçbir vaatte bulunmadığı, o yüzden bana vadedilmemiş şeyler yüzünden kendimi beklentiye sokarak boş yere üzülmemem gerektiği düşüncesi canlanıyor. Beklentiler Üzer demiştim ya hani, evet beklentiler üzüyor ama üzülmemek de bizim elimizde. Kendimizi boş yere beklentiye girmeyecek hâle getirmemiz icap ediyor zannımca.

Hayat gerçekleştiği için üzüldüğümüz şeylere pişman olup dediğimiz keşke ve gerçekleşmeyecek olmasına rağmen beklentisine kapıldığımız şeylere dediğimiz keşkelerle yaşanmıyor.

Sözü uzatmamak lazım ama maşallah ders çalışmamak için midir nedir yazdıkça yazasım geliyor. Bir değinmek istediğim mevzu da kalbimizi yormamak.

Kalbimizi ne kadar gereksiz kin, nefret gibi duygularla paslandırıp yoruyoruz biz böyle.. Gerçekten yıllar sonra adını bile hatırlamayacağımız insanlara öfkelenerek kalbimizde boş yere küçük küçük kara noktalar oluşturuyoruz ve nefret nefreti doğuruyor bu küçük kara noktalar bir de bakmışız kalbimizi simsiyah etmiş ve artık her şeyden herkesten nefret eder hâle gelmişiz, yazık. Halbuki kendimize iyilik yapmalıyız ki dünyada iyiliklerin çoğalacağına dair ümidimiz artsın, kendimize iyilik yapmanın en güzel yolu da kalbimize iyilik yapmaktan geçiyor.

Ramazan ayının ilk sahurunu beklediğimiz bu saatlerde biraz yoğun bir düşünce patlaması sonucu bu yazıyı buraya bırakıyorum. Sanırım final dönemi öncesi yazı yazmak aklıma dahi gelmezken şimdi kendimi yazı yazmak için can atarken buluyorum. Neyse efendim buraya kadar sabredip okuyabilenlere teşekkür ederim. Rabbim bizleri Ramazan ayı ile birlikte dinini daha iyi idrak edip yaşayan ve yaşatan kullarından eylesin, mazlum kardeşlerimizi dualarımızdan eksik etmeyelim. Ve sınavlarla boğuşan bu kardeşinize duanızda yer verirseniz çok mutlu olurum. Hayırlı Ramazanlar 😊😊

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder